Kural 236.- Alıntı ister aynen, ister mealen olsun, her alıntının kaynağı gösterilmelidir. Kaynak gösterme, alıntının en önemli kuralı ve olmazsa olmaz şartıdır (s.240).
Kural 237.- Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 35’inci maddesinin son fıkrasına göre, kaynak gösterilirken, minimum, alıntı yapılan “eserin adı”, “eser sahibinin adı” “ve alıntının yapıldığı yer” belirtilmelidir. Alıntının alındığı yer, kitap ve makalelerde sayfa numarası- olarak belirtilir. Mevzuattan yapılan alıntılarda alıntının alındığı yer, madde ve fıkra numarası olarak gösterilir. Mahkeme kararlarından alıntı yaparken alıntının yapıldığı yer, sayfa numarası olarak gösterilebileceği gibi, mahkeme kararının metninde paragraflar numaralandırılmış ise paragraf numarası olarak da gösterilebilir (s.245). Kaynağın nasıl gösterileceği konusunda kurallar, aşağıda “Atıf Usûlleri” başlıklı İkinci Kısım’da incelenecektir.
Kural 239.- Kaynak her hâlükârda gösterilmelidir; aksi takdirde “kaynaksız alıntı” durumu oluşur. Bir örnek (s.248, 349):
Kural 241.- Kaynak yeterli bir şekilde gösterilmelidir, aksi takdirde “yetersiz kaynak gösterme” durumu oluşur (s.251). Yetersiz mahiyette kaynak göstererek yapılmış alıntılar birer usûlsüz alıntıdır (s.355).
Kural 242.- Her bir alıntının kaynağı ayrıca gösterilir. Yani ne kadar alıntı varsa, o kadar atıf olmalıdır (s.251).
Kural 244.- “Ne kadar alıntı varsa o kadar atıf olmalıdır” kuralı uyarınca, alıntıların kaynağı topluca gösterilemez; her bir alıntının kaynağı ayrıca ve tek tek gösterilmelidir (s.252).
Kural 249.- Bir çalışmadaki belirli bir kaynaktan yapılan bütün alıntılar için sonda bir defada kaynak gösterilemeyeceği gibi, birden çok alıntı için bu alıntıların sonunda da toplu olarak kaynak gösterilemez. Bir atıfla paragraflar süren alıntı yapılamaz. “Bir atıfla sayfaları aktarma aşırmadır” [1] (s.252-253).
Kural 251.- Kaynak doğru bir şekilde gösterilmelidir; aksi takdirde “yanlış kaynak gösterme” durumu oluşur (s.256). Özellikle yazar adı, kitap başlığı ve sayfa numarasının doğru bir şekilde gösterilmesi gerekir. Yanlış mahiyette kaynak göstererek yapılmış alıntılar birer usûlsüz alıntıdır (s.357).
Kural 252.- Sehven meydana gelmiş kaynak gösterme hataları “yanlış kaynak gösterme” suçunu oluşturmaz. Bu tür hatalar mazur görülür. Ama mazur görülecek bu tür hataların bir kitapta birkaç taneyi geçmemesi gerekir. Bir kitapta onlarca veya yüzlerce usûlsüz alıntının sehven vuku bulmuş olması ihtimali yoktur. Pek çok usûlsüz alıntının, özellikle art arda yapılan usûlsüz alıntıların bulunduğu bir kitapta kaynak gösterme hatalarının sehven vuku bulduğu iddia edilemez (s.259, 330).
Kural 254.- Kaynak dürüst bir şekilde gösterilmelidir; aksi takdirde “aldatıcı kaynak gösterme” durumu oluşur (s.260, 358). Aldatıcı kaynak gösterme durumu değişik şekillerde ortaya çıkabilir.
Kural 256.- Yazar, alıntıyı bir yazardan yapmasına rağmen, atfı o yazara değil, bir başka yazara yapıyorsa, ortaya aldatıcı mahiyette kaynak gösterme durumu çıkar. Bir örnek (s.257-258):
Kural 258.- Alıntı, hangi yazardan alınmış ise sadece o yazara atıf yapılır. Bir yazarın alıntıyı sadece belirli bir yazardan yapmış olmasına rağmen, atfı sadece o yazara değil, o yazarla birlikte başka bir yazara veya yazarlara yapması durumunda da ortaya aldatıcı mahiyette kaynak gösterme durumu çıkar (s.260-261). Bir örnek:
Kural 261.- Anonim bilgiler için kaynak gösterilmesine gerek yoktur. Anonim bilgi, belirli bir alanda çalışan herkes tarafından bilinen genel geçer bilgilerdir. Örneğin matematikte iki kere ikinin dört ettiği veya bir üçgende iç açıların toplamının 180 derece ettiği bilgisi bir anonim bilgidir. Anonim bilgilere genel bilgi de denir. Hukuk alanında “kanunsuz suç ve ceza olmaz” ilkesi misali bilgiler anonim bilgiler, genel geçer bilgilerdir (s.268).
Kural 262.- Anonim bilgiler, yani genel bilgiler, her yazar tarafından kendi cümleleriyle ifade edilmelidir. Bir yazar, genel bilgileri, kendi cümleleriyle değil, bir başka yazarın cümleleriyle aktarmış ise, genel bilgiyi aldığı yazara atıf yapmalıdır. Çünkü fikrî eser, sadece içerikten oluşmaz; içeriğin ifade ediliş şekli, yani üslûp da fikrî eser kavramına mündemiçtir. Dolayısıyla fikir ve sanat eserleri hukukunda sadece içerik değil, aynı zamanda üslûp da korunur [2]. Zira sadece içerik değil, üslûp da fikrî eserin bir parçasıdır. Anonim bilgiyi her yazar emek verip kendi kelimeleriyle, kendi üslûbuyla ifade etmelidir. Bir yazarın anonim bilgiyi, atıf yapmaksızın, diğer bir yazardan alması, bu bilgiyi diğer yazarın kelimeleriyle, yani üslûbuyla aktarması durumunda intihal vardır. Böyle bir durumda anonim bilgiyi diğer yazardan aktarmış yazar, o yazarın emeğini sömürmüş, onun sırtından “geçinmiş” [3] olur. Hukuk, ahlâk ve bilim böyle bir sömürüye izin vermez. Bir örnek (269-272):
Kural 268.- Transit atıf, bir yazarın gerçekte görmediği bir kitaba, gördüğü bir kitapta yapılan atıf üzerinden atıf yapmasıdır. Transit atıf yapmak yasaktır (s.371).
Kural 270.- Bir paragrafın hem ana metninin, hem de dipnotunun alınması ortada transit atıf bulunduğuna karine teşkil eder (s.372). Bir örnek:
Kural 272.- Maddî hatalarında alıntılanması transit atfın ve dolayısıyla usûlsüz alıntının tartışılmaz kanıtıdır (s.372).